12 Mart 2012 Pazartesi

ANNE EYLÜL AFRİKA'YA GELDİ, AYAĞINDAN DA FARE SEKTİ :))

Kisin ortasinda tropik tatil yapmanin ve Esra’yla 7/24 beraber olmanin mukemmel bi kombinasyonuydu Gana ziyaretim. Hic bisey dusunmedigim, karar vermedigim ve endiselenmedigim – cunku benim yerime Esra dusundu, karar verdi ve endiselendi -...Buna ek olarak uzun sahil yuruyusleri (sabah ve aksamustu olmak uzere toplam 3 saat), usenmeyip Stockholm’den getirdigim filtre kahve -Esra da french press’i getirdi, benim kahve icmemis halim hic cekilmio da - seanslari, gunes, okyanus, bembeyaz kumlar, palmiye ve hindistan cevizi agaclari ve yagmur ormanindaki sanatsal fotograf calismamiz...



Esra’ya ilettigim ”benim deniz ve gunese ihtiyacim var” talebimden sonra, agirlikla Gana’nin guneyindeki sahillere yoneldik. Her aksam baska bir otel ve baska bir sahilde gecirdik zamanimizi. Yemek bulmak biraz zordu, temizlik takintim da ciddi bi problem olabilirdi ama gozumu kapadim, bakmadim, dusunmedim ve sadece anin tadini cikardim..Tek problemim kabaran saclarimdi.. Ne sac spreyi, ne baska birşey, kabarmalarina ve kafamin cevresinde telden bi orgu olusturmalarina engel olmadi..Nem o kadar fazlaydi ki, bi noktada sacimi dusunmek bile yorucu oldu..ben de dusunmedim : )


Tabii bir de efsane soforumuz Frank vardi. Yolda defalarca polisler tarafindan durdurulduk, kaybolduk, yonumuzu bulduk, 3 saatlik yolu 6,5 saatte gittik.


E: Frank anladin mi nereye gidecegimizi?
F: Evet anladim bayan
E: Busua nerede biliyor musun?
F: Bilmiyorum bayan
E: Nereye gidecegimizi biliyor musun?
F: Basuka????


Yol bilmeyen soforumuz, yolda carptigimiz yayalar ve defalarca durduruldugumuz, bi noktada soforumuzun ehliyetini alma ve arabayi baglama noktasina gelen trafik polisleriyle anksiyetemiz biraz (!) yukselse de, yine de bir sekilde sorunsuz ulastik gidecegimiz yerlere. Burada sorunsuz derken demek istedigim, Gana anlayisi cercevesindeki sorunsuzluk. Yani 3,5 saatlik yolu 6 saatte gittik ama neyse ki sagsalim otele ulastik gibi.... Insanin Gana’da hayatta kalabilmesi icin beklentisini oldukca dusuruyor olmasi gerekiyor. Aksi taktirde Gana’da 1 gun dahi gecirilemez! Ozellikle de kontrol bagimlisi iseniz - ki biz oyleyiz....


Esra’nin yazilarindan ve anlattiklarindan islerin ne kadar da yavas ilerledigini, agirkanli bi cografya oldugunu ve insanin sabir sinirlarini zorlayan diyaloglar gerceklestigini biliyordum ama bu kadarini beklemiyordum. Kizarmis patates yerine haslanmis patates istemek hayatimin talihsizligi oldu bir anda. Garson tam 10 dakika dusundu, sessizlikle gecen, uflamalarla bolunen ve bi sonuc alinamayan 10 dakikanin sonunda, esra ve ben nasil yaptigimiz da tam belli olmayan bi sekilde ikna ettik kendisini. Ancak bunun bedelini 2 saat – gercekten tam 2 saat- yemeklerimizin servis edilmesini bekleyerek odedik. Yemek geldiginde sicaktan, okyanus sesinden, ruzgardan, ruzgara ragmen hala ortada ucusan sivrisineklerden bunalmis bir halde oldugumuz icin artik yemesek de olurdu. Ben surec uzmani olarak calistigim icin, Gana’nin geneline bir surec haritasi hazirlayip, olaylari semalandirip, basit ama organize bir cozum getirme istegiyle dolup tastim. Sonra tatildeyim, niye canimi sikiyim diyip vazgectim : )


Kaldigimiz otellerden birini Ingiliz bir cift islettigi icin, kokteyl bulma sansimiz oldugunu ogrenmenin sevinciyle aksam bir cin tonik ve rom ve kola icmek icin telefonun isigiyla yolumuzu bularak – gunes enerjisi ile calisan bir sistemleri oldugu icin gece isiklandirmamayi tercih etmisler – bara ilerledik. Ben cin tonik istedim, toniklerinin olmadigini soylediler. Esra Rom ve kola istedi, sans eseri kolalari da bitmis. Baktik, kokteyl icemiyoruz, ben Amarula istedim, esra kokteylde israr ettigi icin sutlu bi karisim icmek zorunda kaldi : ) Zaten herkes de erkenden uyuyordu, biz de derin bi nefes alip odamiza gittik 7.30 da....


Enteresan bir sekilde, herkes saat 8 civarinda uyuyor. Disarida yapacak bir sey olmadigi icin, elektrikler kesildigi icin, internetimiz ve telefonlarimiz cekmedigi icin biz de duzenli olarak aksam 8 de uyuyup, 6 da uyanip, gunu Ganalillar gibi yasadik. Iyi geceler yerine ”biz Gana’da hep saat 8’de uyuruz” diyerek, sinir bozuklugundan gulusmeler esliginde uykuya daldik. Sabah 6 da parlak bir sabaha uyanmak ve sahilde kahvalti etmek geceki butun sikintilari, musluklarda akan su olmadigi icin yagmur sulari ile dus almayi, bir cukur kazip uzerine ahsap bir klozet konulmus tuvaletleri, tam temizlenmemis tabaklari ve surekli servis edilen omletlerin (bir sekilde surekli yumurta yedirdiler bize) etkisini bile sildi.


Son derece stressiz bir ortamda, strese aliskin bizim gibi bunyeler icin, stressiz, amacsiz ve genis genis yasanan gunlere alismak zor olsa da, beraber olmamizdan dolayi bi sekilde inanilmaz eglenerek, problemlere gulerek gecirdik zamanimizi.


E: Diyet kola var mi?
W: Evet var
E: Aaa sahane. Normalde hic bulunmuyor da...
W: Bizde var!!
E: Emin misin?
W: Evet, burda, gostereyim size....

Gunun sonunda diyet kola yerine aldigimiz, garsonun bitmek bilmeyen israrlari sonucunda normal kola oldu  ama o da ok : ) Ben sahsen ruhuma eziyet etmeyip fanta icmeye basladim : )

Hic bir seye tepki vermeden, burada isler boyle, tropik ortam tabii bocek, sinek, kertenkele, yengec olur diyerek sakince gecirdigim tatilimde, havalimaninda beklerken ayagima carpan fare azicik fazla oldu!! Bi insanin bu kadar hizli beyazlamasi normal diildir heralde ama benim bi anda rengim soldu… Yine de bagirmadan, bayilmadan sadece susarak ufak bi panik atak yasadim. Afrika’nin derinliklerinde, yeni bi deneyim, egzotik bir ortam falan her sey sahane ama bu tur sinir bosalmasi durumlarinda insanin bi medeniyete, hizli servise, iyi kahveye ve guzel bi kadeh saraba ihtiyaci oluyor. Neyse ki Akra’da Movenpick var. Butun bu problemlerin arasinda ”vaha” gibi..Esra beni oraya goturdu ki sakinlesip, anlayis ve sabrimi geri kazanabileyim. Zira onumuzde bizi neyin bekledigini bilmedigimiz bir Togo gezisi vardi. Onu da Esra anlatti zaten...

Eylül