4 Eylül 2011 Pazar

"HEM DE NASIL!"

- Seninle tanıştığıma memnun oldum Esra, ne iş yapıyorsun?
- Ben aslında ilaç firmasında çalışıyorum ama şu sıralar Birleşmiş Milletler gönüllüsü oldum, Afrika’ya taşınıyorum.
-!!?

**********
Diyaloğun en zevkli kısmı hangisi bilemedim; Afrika kelimesindeki vurgu mu, “gidiyorum” demek mi, bağını koparmaksızın taşınabiliyor olmak mı, yada şimdiye kadar çok az insanın yaptığı bir şeye cesaret etmiş olmak mı.. Ama her seferinde şunu derinden hissediyorum, ben gidiyorum!

Bazen düşünüyorum da, işim gereği –ve kişisel olarak da- çok gezen biriyim, koleksiyonunu yaptığım -farklı ülkelerin başkentlerini yansıtan- kar kürelerinin doldurduğu rafta yer kalmamasına yetecek kadar çeşitli ülke gördüm şimdiye kadar. “Yurt dışına çıkmadan önceki gece” anksiyetesini neredeyse hiç yaşamıyorum. Bir gün önceden hava durumu kontrol edip bavul hazırlığımı ona göre yapmıyorum mesela, yada kırk kere bilet-pasaport kontrol etmiyorum, havaalanı yolunda kendime yurt dışı çıkış pulunu almayı hatırlatıp durmuyorum, çoğu zaman o ülkenin parasını yanıma bile almamış oluyorum –nasılsa bir atm bulur para çekerim- Bu kadar seyehatin, iş için gittiğim ülkelerin –bazen hiç anlamadığım- yabancı dillerinin arasında çeşitli sorunlarla boğuşmanın da verdiği tecrübeyle artık rahat hareket ediyorum. Afrika da öyle olacakmış gibi geliyor.. Diyorum ki kendi kendime; o kadar da büyütme, her şey her zamanki gibi olacak. Tek fark biraz değişik bir yere gidiyor olman. Çevrendeki insanların bunu henüz yapmamış olması senin durumunu o kadar da “dünyanın en farklı hali” yapmıyor.

Sonra bir bakıyorum, Kumasi havaalanına vardıktan sonra ne ile karşılaşacağımı bilmiyorum.

Neyse ki diğer gönüllüler var! Onlarla ortak bir dünya paylaşacağız. Ve geçmiş gönüllülerle. Öyle ya, dünyada şimdiye kadar birkaç yüz kişi yaptı bunu sadece.

Vakit yaklaştı, korkudan bacaklarım titriyor, pazartesi günü uçak biletimi alıyorum. 
29 Eylül gidiş.

*********
Aynı zaman diliminde başka bir boyuta geçiyor gibiyim. Şu andaki hayatım uzaklaşmaya başlıyor gibi. Evin girişindeki beyaz paspasları yıkadım bugün, kuruduklarında sermeden kaldırsam mı ben onları artık..? Ortalık tozlandı, Hatice Hanım temizliğe gelsin de, son defa… Şu faturaları 2 hafta sonra kestiririm.. Acaba Digiturk beni tamamen mi silecek yoksa 6 aylığına kaydımı mı donduracak, 5 senelik üyeleriyim, biriken avantajlarımı kaybetmesem iyiydi…

Cadde artık evim olmaktan çıkıyor. Evi depoya veriyorum, döndüğümde karşıya taşınacağım. Barış Büfe bundan sonra sipariş için aradığımda beni sesimden tanıyıp kumpiri yağlı istiyorum diye söylenmeyecek. (O Barış Büfe’nin-asla görmediği benim- kilo almamı neden dert edindiği ayrı bir muamma :)

Uğrunda karşıya taşınmayı reddettiğim güzel evimi gören ilk kiracı adayı evi tuttu. Benim olmayan bu evin nesini paylaşamıyor da kıskanıyorum ki ben şimdi!?
**********
 “Ben aslında ilaç firmasında çalışıyorum ama şu sıralar Birleşmiş Milletler gönüllüsü oldum, Afrika’ya taşınıyorum.”
-          Değecek mi?
-          Hem de nasıl!

***********
“Bahsi bile iyileştirdi seni... Kim bilir gidince ne olacak…”