10 Kasım 2011 Perşembe

...SIÇAN DİYORSUN YANİ..?!

Kwaku, bu fufu’nun içinde istediğimiz “bush” var ya… Ben bu kelimeyi sadece antilop için kullanıyorsunuz sanıyordum.

- Yok değil, bir sürü hayvan bush olabilir; antilop, maymun, domuz, sıçan…

Hık..! Öhö öhö… Hmmm… Peki şimdi ben bush istedim, antilop eti diye yiyorum ama.. Bu kadın ne koydu benim fufu’mun içine?

Bugün grasscutter varmış onu koydu.

Sıçan yani?

Yok, grasscutter işte

… Sıçan diyosun yani…!!!

***
Hay ben bunu nasıl anlatayım bilemiyorum ki..:) Bir kere tadı güzel, onu söyleyebilirim. Ama tadının güzel olması, günün geri kalanını elimi sterilize etmekle geçirmemi engellemedi.
***
Fufu’yu – travma niteliğindeki ilk tecrübemden sonra / görmek için tıklayınız- birçok kere yedim. Geleneksel de deseler, bir daha o sinekli böcekli, yerde kemiklerin dolaştığı, bir taraftan foşur foşur ellerin yıkandığı bir ortam görmedim. Daha ziyade otellerde ve bizim ofisin bulunduğu -çalışan insanların öğlenleri gittiği- yerlerde yedik. (Açıkçası benim fufu’yu sevmem ve sıkça yemek istemem Gana’lıların çok hoşuna gidiyor; sosyal bir anahtar gibi, “obroni”liğimi azaltıyor. Biraz da o yüzden, ne zaman önerilse tamam diyorum.) Bu arada içine koyulan etleri, çorba çeşitlerini filan tanır oldum.
“1 cedi’lik fufu alayım, üstüne yeşil yaprak çorbası… Yok tabakta ciğerli baharat olmasın… Et olarak bush. Evet 1 parça. Mantarınız var mı? İki tane de mantar alalım.”
***
Antilop için bush diyorlar, Antilop kelimesini kullanmıyorlar. Hem hayvanın kendisine, hem etine. Haliyle zaman içinde ben de “bush” demeye başladım. Ne zaman “bush” desem antilop geldiği için de tereddüt etmedim. Sonradan öğrendim işte… Bush’un derdine fare yedikten sonra çok iyi öğrendim bush çeşitlerini..!
***
Efendim, bush, ormandan çıkan değerli et anlamındaymış. Her şey olabilir, maymun, goril, geyik, antilop.. artık ne varsa. Bu hayvanlar koruma altında oldukları için çoğu yerde avlanmak yasak, haliyle özel tekniklerle köylüler tarafından teker teker avlanıp şehirde satılıyor. O yüzden bu hayvanları yemek istediğinizde tek tek isimlerini söylemiyormuşsunuz. Pahalı bir şeymiş, az bulunurmuş, her zaman olmazmış, doğrudan ismiyle istemek ayıpmış. Güzel et yemek istiyorsan “bush” dermişsin, bush olarak ne piştiyse onu verirlermiş.
Pahalı da bir şey… Fufu’nun içine koyulan bir parça keçi 1 cedi iken (artık sokaktan mı toplayıp kesiyorlar, orasını bilemiyorum :) benim avcumun içi kadar bush’um 10 cedi tutuyor.
***
Yemek esnasında, Kwaku söylediğinde, önce grasscutter’ın ne olduğunu anlamadım, gelincik, sıçan, sincap cinsinden bir şey olduğunu biliyordum da ellerim fufu’nun içinde yüzerken konuyu eşelemek istemedim..! Öğle tatili bitip de ofise döndüğümüzde internetten baktım. Wikipedia, Batı Afrika’da görülen ve değer verilen bir hayvandır,  fareye benzese de kirpi ailesinden gelen 9 kilo civarında bir kemirgendir, diyor. Rahatlamalı mıyım?
Resmi aşağıda:
















***
P.S. Bu arada bir sürü başka şey daha yiyorum buralarda ama fufu her seferinde daha da acayip bir macerayla diğerlerini bastırıyor, bir türlü sıra gelemedi!
Merak edenler için bir küçük özet;
Banku and Tilapia çok lezzetli
Kellewelle zaten favorim
Közlenmiş plantain muhteşem
Jallof rice güzel, yalnızca yanında getirdikleri etleri yakana kadar pişirme adetleri var, ısırılmıyor, eti elinize alıp savaşmak zorundasınız. Tavukları çok kaslı, düzgün pişirilse bile, ısırması çiğnemesi bir alem. 
Kenke'ye pek bayılmadım,
Kurutulmuş balıktan da zaten Allah korusun!

Sevgiler,