12 Ekim 2011 Çarşamba

SAKİN ESRA, SAKİN...

“Sakin Esra sakin… Onlar böyleler… Biraz ağırkanlılar bunu değiştiremezsin… Sakin.. Kimseyle sürtüşmenin vakti değil…”

***
Pazartesi sabahı şehir yatırım tanıtım ofisinde bir toplantım vardı, gayet keyifli gittim. Açıkçası -hiç umudumun olmadığı- kurulu bir Gana tanıtım stratejisi varmış, duymaktan çok mutlu oldum. Bu stratejiye paralel projeler var ellerinde, her biri için iş planı çıkartmışlar. Bana sorarsanız anlattıkları arasında özellikle bir proje, akıllıca tasarlanmış, başarı ihtimali çok yüksek görünüyordu. Tek tereddütüm şu oldu, bunları bana anlatan kişi hedef edinilmesi gereken başarı oranı rakamlarını aktarıyor gibi geldi bana, gerçek olamayacak kadar iyi idiler. Kafamda soru işaretleri, sırt çantama yüklediğim Gana ve Kumasi tanıtım broşürleri ile kitapçıklarını alıp yola çıkmıştım ki Dommie'den telefon geldi. Afua beni MDC Amerika’dan gelenlerle yapılacak resmi toplantı öncesi “kendi aramızdaki” iç toplantıya çağırıyormuş. Planımda yoktu ama, mutlu oldum, gittim.
Meğer Afua beni (yollar çok bozuk olduğu için bulunduğum yerden gelmem, -5 km yol- 40 dk aldı) sadece isim olarak ayaküstü tanıştırmaya çağırmış, hemen geri göndermeye kalktı. Neyse ki Amerika’dan gelen ekip madem yatırım ekibi için çalışıyormuşum, faydam olabileceğini söyleyip kalmamı istediler. Afua'nın olaya bakışını anlamam açısından faydalı geçen bir saatin ardından (Nedenini anlayamadığım şekilde çok negatif, bu şehre yatırım getirmenin imkansız olduğuna inanıyor, tek çıkar yol MDC'nin buraya doğrudan para vermesiymiş..!?) Dommie beni kenara çağırdı dedi ki, Esra derneklerden birisi çok ısrarla seni görmek istiyor, yarım saat sonra şu binada olacakmış, gidebilir misin? Burada bir toplantıya katılmakta olduğum için tabii ki gidemem ama bunu bana sorduğuna göre gitmemi istiyorsun, itiraz etmeyeceğim.  
Velhasıl gittim. Buradaki makine endüstrisi gelişimi için çalışan bir derneğin genel sekreteriyle buluştum. Önce beni belediye binasında yarım saat bekletti, sonra da telefonla arayıp, şoförünü gönderdiğini, beni kendi bulunduğu yere getirteceğini söyledi. Gittiğimiz yerde –ağır inşaat makinelerinin tamir edildiği dev bir atölye- bir teknisyen ile bu arkadaş telaş içinde doküman ayıklıyorlardı. 15 dk kadar ayakta bekledikten sonra bana, kendisinin saraydan bir evrak alması gerektiğini, burada onu bekleyip bekleyemeyeceğimi sordu. Tabii ki bekleyemeyeceğimi (atölyenin kapısında bir “kepçe” onarılıyordu!) kendisiyle gideceğimi söyledim. Sonuç olarak arabaya bindiğimizde, bana –o gece tamamlanması gereken- hiç duymadığım dev bir projenin sabaha bitmesi gereken bir işini vermek istedi.
Looney Tunes çizgi filmlerde olur ya hani, kedi Tom, sinirlendiğinde ayaklarından başlayarak yukarı doğru hızla kızarır…
-          Sevgili Asunko, bahsettiğin proje gerçekten heyecan verici, seninle bu konuda çalışmak isterim. Bununla beraber, benim hangi projeye verileceğim henüz netleşmedi, kafamda bir takım fikirler var, MDC yönetimi gittiği zaman Afua ile oturup konuşacağız ve önümüzdeki hafta netleştireceğiz. Bunun ardından, eğer senin için çalışmama karar verirsek birlikte keyifle çalışırız. Sabaha yetişmesi gereken işin konusunda da, ben destek olmak isterim ama istersen bu konuyu önce Afua ile konuşalım.

-          Nasıl yani sen bizim dernek için gelmedin mi!? İyi de Afua haftalar önce söz verdi sen bizimle çalışacaksın diye..?

Bu noktada çizgi kedi Tom, artık kulaklarına kadar kızarmıştır ve bedeninin kalıp gibi sırt üstü düşmesi suretiyle bayılır.
Afua'yı aramaya ve durumu netleştirmeye karar verdik; Afua toplantıda olduğu için cevap vermedi. Bu sefer Asunko dedi ki, Esra benim ofisim toplantının yapıldığı otelin az ilerisinde, önce otele uğrayalım, Afua'yı kapıdan görelim, oradan ofise geçeriz. Peki.
Meğer Asunko'nun otele ve ofise gitmeden önce uğraması gereken 3 yer varmış… Beni 40 derece sıcağın altında, her seferinde –bir evrak alıp çıkacağım diyerek- 20şer dakika bekletmesinin ardından çok şükür otele gittiğimizde, -saat 4 oldu bu arada- MDC toplantısı bitmiş, insanlar dağılmıştı. O sırada Afua'yla telefonla ulaşmayı başardık. Asunko Afua'ya twi dilinde bir şeyler söyledi ve Afua telefona beni istedi:
-Esra, bu dernek ilgili projesi için seni çok ısrarla istiyor, bana uygun görünüyor, kabul edersen seni bu projeye verelim.
- Afua, bahsedilen proje gerçekten güzel, ben de çalışmak isterim fakat seninle yaptığımız plana uymak ve bir karar vermeden önce, yaptığım araştırmaları seninle paylaşmak isterim.
- Tamam, bana Asunko'yu verir misin?
Arada ikisi yine twi dilinde bir şeyler konuştular, Afua yine telefona beni istedi.
-Esra, bu ekibin işi çok acilmiş, şimdi 2 gün onlarla çalış sen, MDC toplantısına katılma, biz de Perşembe bir araya gelelim.
***
Beni aslında haftalar önce söz vermiş bu adamlara…
Bir haftadır Gana endüstrisini öğreneceğime bu adamların acil işini yapardım niye son gece apar topar kalitesiz bir iş yapıyorum… Benimle birlikte o kadar dernek yöneticisi bir sürü çaba sarf etti kendi projelerini anlatmak için…
***
Efendim, proje şu, Kumasi’nin 10 km dışında dev bir araziye kurulu bir otomobil sanayi sitesi bulunuyor. Eğer dedikleri doğru ise günlük 1 milyon dolarlık iş hacminin döndüğü, 200.000 çalışan ve 15.000 iş sahibinin bulunduğu önemli bir iş merkezi. Burayı renove etmek, teknolojisini yenilemek ve daha üretken bir formda yurtdışı yatırımına sunmak istiyorlar. Bu işin yönetimini yapan yer ilgili dernek, operasyonun başında da Asunko var. Bu adamı benim hakkımda bu kadar heyecanlandıran şey de, 1. satış/pazarlama tecrübem, 2. otomotiv geçmişim.
Elinde, Perşembe gününe yetişmesi gereken bir aksiyon planı var. Projenin (Suame Magazine Endüstri Köyü Projesi) tüm başlıklar altında (arazinin tapulandırılması ve yeniden tasarımı süreçleri dahil) yapılacaklar listesini -15 sayfa- kendi hazırlamış, benden de yorum bekliyor, ertesi gün 12’ye kadar.
Hiçbir fikrimin olmadığı bir projeye dair yorum yapabilmem için önce proje dokümanlarını ve geçmişini okumam, araştırmam gerekti haliyle, sonra da yorumlarımı yaptım. Saat 12’ye doğru mesaj attım, nerede buluşuyoruz diye.
- Sen en iyisi benim ofisime gel, ben de oraya geçiyorum şimdi.
- Ben senin ofisine gelemem, çünkü taksiye tarif edemem orayı. Otelde buluşalım, oradan geçeriz.

***
Otelde yarım saat bekledikten sonra ne zaman geleceğini sordum, yarım saat sonra dedi. Otel binasının içinde katılmak için can attığım MDC toplantısı, ben dışarıda 2 saat boyunca Asunko bekledim. Sonuç olarak kendi değil, şoförü geldi.
Bir şekilde o ofise gidip benim yorumlarım üzerinde çalışmaya başladığımızda saat 3 olmuştu. (Hatırlatırım, bu iş sabaha yetişecekti.) Yarım saat çalıştık çalışmadık, öğlen yemeği yemeye karar verdi, bir ananas kesildi, onu yemek için dışarı geçtik. Meyve bitti, çok yorulduğunu, çok bunaldığını söyledi, içeriye arkadaşının yanına geçti, biraz muhabbet etti.
Saat bu arada 3.30 oldu, ben yine ayaklarımdan başlayarak yukarı doğru kızarmaya başladım bu arada, dedim ki, ben içerde senin ofisinde bekliyorum. Ofise gittim, içeride bir adam daha bekliyor. Birlikte 10 dk kadar daha bekledik, Asunko geldi. Bana dedi ki, bu adam önemli bir danışman, bizim projeye destek oluyor, 2 haftadır randevu koparmak için peşinde dönüyorum, şimdi çıkıp gelmiş onu bekletemem. (Ben artık kaşınmaya başladım hırsımdan) dedim ki, 10 dk’lık işimiz kaldı, bitirelim, ondan sonra konuşun ne konuşacaksanız. Yok yok yapamazmış, ben 15 dk beklemeliymişim. Toplantıları twi dilinde tam 1 saat sürdü.
Saat 4.30’da (sabah bitmiş olması gereken) işimizin başına tekrar oturduk. Bu arada özür yok, suçluluk veya en ufak sıkıntı yok, yanıma oturup sakince çalışmaya başladı.
-Asunko, istersen toparlayalım, ben 5’te çıkacağım.
Bozuldu gidiyorum diye, o zaman ben toparlarım, zaten dün sana verdikten sonra dokümanı değiştirmiştim ben (!???) onun üstüne şimdi senin yaptıklarını ekleyeyim, sonra sana yollarım. Sen de sabah bakar bana geri yollarsın.

***
Alışabilmeyi umuyorum.
Sanırım sıcakla ilgili bir şey, sadece bu arkadaş değil, hepsi böyleler. Gün geç başlıyor (9.30 gibi) öğle arası yok (acıkmıyorlar, çok acıkan, saat 3 civarında bir meyve yiyor o kadar) 4 gibi de mesai bitiyor.
Planlar artı 2 saat esnekliğe sahip. Resmi katılımlı büyük toplantılar en az 1 saat geç başlıyor. Dikkat ederseniz ben Asunko'nun peşinde –katılmak için can attığım MDC toplantısında olmam gerekirken- 2 gün geçirdim. 2 tam gün boyunca çalıştığım tek zaman gece, evde.
Steffi, bu bekleme saatleri için yanında kitap taşımaya başladığını söylüyor :) 2 haftada 2. kitaba geçmiş!
***
Sempatik yaklaşmam mümkün değil, bu düzensizlikle tabii ki işlerini yetiştiremezler, hiçbir şeye zaman bulamazlar. Sıcak, adamı eziyor farkındayım, günün erken bitmesini ve iştahsızlıktan öğlen yemeğini atlamayı de bir derece anlıyorum ama bu kadar kalitesiz çalışmanın hızlı sonuç getirmeyeceği ortada.
Ama buna sinir olup insanlara kızmam bana yaramayacak, onu da biliyorum.
Bir şekilde çevresinden dolaşmanın bir yolu olmalı…

Sevgiler,