28 Ekim 2011 Cuma

ULUS PAZARINDA "BİBİNİ" DİYE BAĞIRIRLAR MI?

-          Annecim, bombayı dinle, ben galiba iş için İstanbul’a geleceğim!
-          Nasıl, nasıl yani, sen açsana şu Skype’yi…?

Şaka gibi değil mi :)
 Küçük işletmeleri gezmiştim ya hani geçen haftalarda… Farklı büyüklüklerdeki işletmelerle toplantılar yapıyor, bu işletmelerin her biri için ülkenin genel durumunu çözmeye çalışıyordum. “Küçük çaplı endüstri” adı altında çalışan derneğin yöneticisi başından beri çok sıcak yaklaştı bana, nasıl ağırlayacağını bilemedi, pek şansı olmadığını bildiği halde beni “gönüllü çalışan” olarak kendi grubuna ısrarla istedi, derneğe bağlı işletmeleri görmem için bir ziyaretler serisine davet etti (berber, kuaför, ayakkabıcı, marangoz vs…), dolayısıyla bolca zaman geçirdik birlikte.
Ziyaretler sırasında işe yarayabileceğini düşündüğüm birkaç ufak fikir atmıştım ortaya. Bu bahsettiğin modeller Türkiye’de var mıdır diye sordular, evet, dedim. Şimdi toplu bir ziyaret düzenleyerek Türkiye’den öğreneceklerini yerinde görmeye niyetleniyorlarmış. Tony diyor ki, sen organize edersin, hep birlikte gideriz… Gideriz! :)
Gerçi ortamdaki, yavaşlık imandan gelir’vâri yaklaşımı düşününce en erken önümüzdeki Mart’ta gerçekleşir diye tahmin yürütüyorum ama hayali bile çok zevkli! Ben ve 5 kişilik Gana’lı işletme sahibi ekibim, İstanbul’da Ulus Pazarı geziyoruz! Pazardaki tezgâhtarlara arkamızdan “bibini – siyah adam” diye seslenmeyi öğretirim artık :)
***
Geçtiğimiz hafta önce Dommie'nin Akra’da, ardından Afua'nın Kumasi’de sıtma olması ile birlikte MDC olarak fazlaca sakin bir hafta geçirdik.
Onlara geçmiş olsun tabi ama içimde büyümekte olan, “yeter artık kimseyle tanışmak istemiyorum, iş yapmak istiyorum” çığlığımı proje ortaklarına bildirmeyi uygun buldum. Cevap mı…
“Üzgünüm, burası Afrika, 2 hafta daha bekleyelim”  
***
Efendim, bu sıtma 1 haftada hastane bakımıyla iyileşiyormuş ama düzeldiğinde öyle hemen ayağa kaldırmıyormuş adamı… İlaçlar kişiyi çok bitkin düşürdüğünden, iyileştikten sonra enerjin pek düşük oluyormuş… Bu cümlenin meali şu ki, iyileşip geldiler ama daha öğlen olmadan yorgun düşüp eve dönesileri geliyor…
***
-          Dommie, sen şimdi bu derneklerin projelerinden birini seçmemi bekliyorsun ya. Ben   seçmedim.
-          Eee?
-          Ben kendi projemi öneriyorum.
-          EEEE?
-          MDC toplantısında bu şehrin kendine ait bir pazarlama planı olması gerektiğinden söz edildi, ortada madem böyle bir ihtiyaç var, bunu bir iş planına dönüştürelim, belediyeye götürelim, yanımıza stratejik ortaklar bulalım.
-          Kim gibi?
-          Büyük sanayi işletmeleri derneği gibi. Batı Afrika’nın başkanı Nana’yla tanıştırdın beni, o aynı zamanda parlamento üyesi değil mi? Aşanti bölgesinin başkanı olan diğer Nana da kabile şefi değil mi?

İlk defa powerpoint sunumu üzerinden anlatılan bir fikri dinlemekte olan Tony, bu işten etkilenmişe benziyordu. Esasında, yapılması planlanmış olan bir projenin ete kemiğe bürünmesi, bir zaman planına oturtulması ilgisini çekti ve bize politik anlamda destek olacak bir, Kumasi şehrine özel “şehir yatırım tanıtım merkezi”ne ihtiyaç duyduğumuzu, bunun önemini anlatan, bakanlığa yapılacak bir sunum hazırlamasına yardım edip edemeyeceğimi sordu. Tabii ki evet!
Hala Afua'dan ses yok, ortada bana verilmiş/kabul edilmiş bir proje de yok ama biz şimdilik benim ana plan üzerinde çalışmaya başladık. 2,5 senelik bir akış planı hazırladım kabaca, eğer kabul edilirse, MDC olarak bizim yaptığımız iş planını dağıtacak, politik ortaklarımızın desteği ile birkaç koldan ilerleyeceğiz. Düşündüğüm şekliyle gittiği takdirde ben iş planını çıkarıp, ana pazarlama kampanyasını kuracağım, ilk/geniş hedef kitleye yapılacak ilk sunumları hazırladığım noktada buradaki 6 ayımı tamamlayıp döneceğim.  Gerisini buradakiler ve benden sonraki gönüllü sürdürecek. Ana hedef, 2013’te Helsinki’de gerçekleşecek olan “MDC Yatırım Toplantısı”. MDC, Afrika’ya yatırım yapmaya sıcak bakan yatırımcılara Helsinki’de ev sahipliği yapacak, ülkelerde bulunan yatırım projelerine ait tanıtım sunumları yapacak. Kumasi olarak oraya hazır olmak istiyoruz. En azından ben öyle düşünüyorum.
Afua bu kadar kapsamlı / iddialı bir projeye girmeyi istemeyebilir diye düşündüm, sonuçta bu taşın altına elini soktuğu anda herkesin performansında yer edecek ve ciddi/ disiplinli bir çalışmaya girilecek. İstemediği takdirde, daha küçük çaplı 2 proje daha önerdim. Onlar 6 ay içinde tamamlanabilecek, başarı şansı daha yüksek projeler. Allah aşkına şu işim netleşsin de ne karar verirse versin diyorum bu günlerde.
Bu sefer çok yaklaştım gibi. Önümüzdeki hafta bir ofisim, bir projem ve önemli işlerim olacak. (Bu kısımda, evrene hep birlikte pozitif enerji gönderiyoruz :)
***
Kıyamet gibi yağmur yağıyor hala her gün. Artık kesilmiş olması bekleniyordu ama aksine, bu günlerde biraz daha şimşekli, biraz daha kasvetli yağdı geceleri. Ya şehit haberlerinden, ya depremden, ya da bana öyle geldiğinden. Hepimizin başı sağ olsun.


http://www.facebook.com/pages/Anne-ben-afrikaya-ta%C5%9F%C4%B1n%C4%B1yorum/199743423431912
Sevgiler,